HZ İSA'NIN BEŞİKTE İKEN KONUŞMASI


Irzını koruyan (Meryem); biz ona kendi ruhumuzdan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık. (Enbiya Suresi, 91)
Allah'ın Hz. Meryem'in kavmine deneme kıldığı olaylardan birisi, Hz. İsa'nın doğumudur. Allah'ın, insanların alışık olmadığı bir şekilde gerçekleştirdiği bu doğum, hem kavmi için, hem de Hz. Meryem için bir imtihan konusu olmuştur. Gerçekte Hz. İsa'nın dünyaya geliş şekli, Allah'ın insanları imana çağırmak için onlara gösterdiği bir mucizedir ve Allah'ın varlığının en açık delillerinden biridir. Ancak kavmi bu durumu anlayamamış ve Hz. Meryem hakkında gerçek dışı bazı zanlarda bulunmuşlardır:

Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın. Ey Harun'un kız kardeşi senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın utanmaz (bir kadın) değildi." (Meryem Suresi, 27-28)
Yukarıdaki ayetlerde bildirildiği gibi Hz. Meryem, daha önce çekilmiş olduğu ıssız bölgeden Hz. İsa ile birlikte kavminin yanına geldiğinde, kendisine hiçbir açıklama yapma fırsatı verilmemişti. Kavim, sadece zan ve tahmin üzerine Hz. Meryem'in şaşırtıcı ve utanç verici bir iş yaptığını söyleyerek, ona karşı bir takım çirkin iftiralarda bulundu. Oysa bu iftiralarda bulunan kavmin bireyleri, Hz. Meryem'i doğduğu günden beri tanıyor ve hem onun, hem de İmran ailesinin ne kadar Allah'a bağlı ve dindar insanlar olduklarını çok iyi biliyorlardı.
Hz. Meryem ise gerçekte bu çirkin suçlama ve iftiralar ile deneniyordu. Allah'a son derece bağlı ve iffetine son derece düşkün bir insanın böyle bir işe asla yanaşmayacağı açıkça belliyken, kendisine kötü bir iş yapmış gözüyle bakılması, onun için Allah tarafından yaratılmış bir imtihandı. Allah doğduğu andan itibaren ona her zaman, her işinde yardım etmiş ve her işini hayra çıkarmıştı. Hz. Meryem ise her işin Allah'ın iradesinde olduğunu hiç unutmaması gerektiğini ve bu asılsız iftiralardan onu yine Allah'ın kurtarıp temize çıkaracağını biliyordu.

Nitekim Allah bu işinde de Hz. Meryem'e bir kolaylık sağlamış ve ona "konuşmama orucu" tutmasını vahyetmişti. Kavmi kendisi ile konuşmak istediğinde Allah, Hz. Meryem'e susmasını ve kendisine yanaşıp suçlamalarda bulunanlara, Hz. İsa'yı işaret etmesini bildirdi. Böylece Hz. Meryem, Allah'tan bir kolaylık olarak kendisine sıkıntı verilmesine sebep olabilecek bir konuşmadan uzak tutulmuş oluyordu. Kavminden gelen soruları en doğru şekilde cevaplayabilecek olan kişi Hz. İsa'ydı. Allah, Hz. Meryem'e Hz. İsa'nın doğumunu müjdelediği zaman, onun henüz beşikteki bir bebekken dahi konuşacağını da bildirmişti:


Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir. (Al-i İmran Suresi, 46)
Allah bu şekilde Hz. Meryem'in işini çok kolaylaştırmış ve kavminin beklediği en doğru açıklamayı da Hz. İsa'nın ağzından yaptırmıştı. Allah'ın böyle bir mucize ortamı yaratmasıyla, kavminin Hz. Meryem'e karşı kurduğu tuzak da bozulmuş oluyordu:

Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?" (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitabı verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti. Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı. Selam üzerimedir; doğduğum gün öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de." (Meryem Suresi, 29-33)
Kuşkusuz, beşikteki bir çocuğun kusursuzca konuşabilmesi çok büyük bir mucizedir. Üstelik Hz. İsa'nın doğar doğmaz, bir çocuğun asla bilemeyeceği bilgileri biliyor olması da şaşırtıcıdır. Bu durum İsrailoğulları'na olağanüstü bir gerçekle karşı karşıya olduklarını açıkça kanıtlamıştır. Tüm bu mucizevi olaylar, henüz beşikteki bu çocuğun kesin olarak Allah'ın elçisi olduğunu ortaya koymuştur.
İşte Allah, Rabbi'ne yönelip karşılaştığı her olayı tevekkülle karşılamış olmasına karşılık Hz. Meryem'e bir kolaylık sağlamıştır. Tüm kavmi hayrete düşürecek büyük bir mucize göstererek, kavminin ona atmaya kalkıştığı iftiralara kesin bir karşılık vermiştir. Ancak Allah, kendilerine gösterilen bu mucizevi olaya rağmen, hala Hz. Meryem'e iftirada bulunmayı sürdürenlere de büyük bir azap olduğunu bildirmiştir:


(Bir de) İnkâra sapmaları ve Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri... nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) (Nisa Suresi, 156-157)


Anasayfa İleri