Ünlü İslam bilgini er-Râzî'nin HIRİSTİYANLIK ÜZERİNE BİR TARTIŞMASI |
Ünlü İslam bilgini Fahruddin er-Râzî, daha çok Tefsîr-i Kebîr olarak tanınan Mefâtihu’l-Ğayb isimli muhteşem tefsirinde, bir Hıristiyan bilgini ile Hıristiyanlıktaki İsa Mesih’in tanrı sayılması üzerine yaptığı bir tartışmayı anlatır. Diyalog ve İbrahîmî Din’le ilgili tartışmaların sıklaştığı bir zamanda aydınlatıcı olur ümidiyle önceki incelemelerimize ek olarak er-Razi’nin bu tartışmasını birazcık kısaltarak buraya alıntılayacağız. (...) ... Hıristiyan, "Ben Hz. İsa'nın bir peygamber olduğunu söylemiyorum; bilakis ben onun bir ilah olduğunu söylüyorum" deyince, ben de ona şunları delil getirdim: ... Senin söylemiş olduğun bu şey batıl ve asılsızdır. Bunun böyle olduğuna şu husus da delalet eder: İlah, zatı gereği vacibu'l-vücud (varlığı zorunlu) olan bir "varlık"tan ibarettir. Binaenaleyh, ilahın bir cisim, uzayda bir yer işgal eden bir varlık ve bir araz olmaması gerekir... Halbuki İsa, yok iken yaratılan; sizin iddianıza göre, diriyken öldürülen; başlangıçta çocuk; daha sonra gelişip serpilen, daha sonra da delikanlı olan, yeyip içen, def-i hacette bulunan, uyuyup sonra da uyanan cismani bir beşer olan şu şahıstan ibarettir! Aklın bedahetiyle, sonradan meydana gelen (muhdes)in kadim; muhtaç olanın, gani, müstağni; mümkin bir varlık olanın vacibu'l-vücud ve değişenin de, daim ve değişmez olamayacağı hakikati zihinlerde yerleşmiş ve sübut bulmuş bir gerçektir. Sizler, Yahudilerin, Hz. İsa'yı yakalayıp çarmıha gerdiklerini, O'nu çarmıh üzerinde diri olarak bıraktıklarını, kaburgalarını paramparça ettiklerini; O'nun ise, onlardan kaçıp saklama hususunda çareler aradığını ve onlar O'na bu şekilde işkenceler yaparken, O'nun çok şiddetli çığlıklar atmış olduğunu kabul ve itiraf ediyorsunuz... İmdi eğer o bir ilah olmuş olsaydı veya ilah O'na hulul etmiş, girmiş olsaydı veyahut da onda, ilahtan bir cüz bulunmuş olsaydı, o kendisini onlara karşı müdafaa eder ve hatta onları adamakıllı imha ederdi. Bu durumda, onların yapmış olduğu bu muameleden dolayı çığlıklar atmaya ve onların elinden kaçıp kurtulmak için çareler ve yollar aramaya ne ihtiyaç var? Allah'a yemin ederim ki, ben son derece hayret ediyorum! Aklı olan bir kimse, bu sözü nasıl söyleyebilir ve bu sözün doğruluğuna nasıl inanabilir? Aklın bedaheti de, neredeyse bu görüşün yanlışlığına şehadet etmektedir. İlahın, ya müşahede edilen şu cismani şahıs olduğu yahut ilahın tamamiyle bu cisme hulul ettiği, veyahut da ilahın bir cüzünün ona hulul ettiği söylenebilir... Bu her üç kısım da batıldır. Birincisi batıldır,
çünkü alemin ilahı o cisim olsa ve Yahudiler de onu
öldürmüş olsa, bu Yahudilerin alemin ilahını öldürmüş
olduğuna hükmetmek olurdu. Bu durumda alem, nasıl
ilahsız kalabilir. Sonra, insanların en alçağı ve en
rezili Yahudilerdir; binaenaleyh, Yahudilerin öldürmüş
olduğu ilah, son derece aciz bir ilah olmuş olur. Eğer ilah cisim olsa, bu durumda ilahın bir başka cisme hulul etmiş olması, ilahın cüzlerinin o cismin cüzlerine karışmış olmasından ibaret olur. Bu da, o ilahın cüzlerinin o ilahtan ayrılabilmesini gerektirir. Eğer ilah bir araz olursa, bu durumda da bir mahalle, bir yere muhtaç olur. Böylece de ilah başka bir şeye muhtaç olmuş olur ki, bütün bunlar ise zayıf ve tutarsız şeylerdir. Üçüncüsü de imkansızdır, çünkü uluhiyyetin tahakkuku hususunda o cüze itibar edilmiş olsaydı, o cüzün ilahtan ayrılması halinde, ilahın ilah olarak kalmaması gerekirdi. Eğer, uluhiyyetin tahakkuku konusunda o cüze itibar edilmemiş olursa, bu durumda o, ilahtan bir cüz olmuş olmaz. Böylece, mezkur her üç kısmın da fasit olmuş olduğu sabit ve bu sebeple, Hıristiyanların görüşü de, batıl ve temelsiz olmuş olur. Hz. İsa (as)'nın Allah'a ibadet edip O'na itaat hususunda son derece istekli olmuş olduğu, tevatüren sabittir. Eğer, İsa ilah olmuş olsaydı, bu imkansız olurdu. Çünkü ilah, kendisine ibadet etmez. İşte bütün bunlar sonra derece açık-seçik izahlar olup, Hıristiyanların görüşlerinin yanlışlığına apaçık bir biçimde delalet ederler". Sonra o Hıristiyan'a, "Hz. İsa'nın bir ilah olduğuna delalet eden şey nedir?" dediğimde, o, "ölüleri diriltip, anadan doğma körler ile alacalı hastaları iyileştirmesi gibi hususların, elinde zuhur edip meydana gelmesidir. Bu gibi hususlar ise, ancak bir ilah kudretiyle meydana gelebilecek şeylerdir..." dedi. (...),er-Razi, buna karşılık şöyle cevap veriyor: ”Sonra, sopanın yılana dönüşmesi, ölünün diriltilmesinden aklen daha uzak ve zor bir ihtimaldir. Çünkü, ölümün bedeni ile dirinin bedeni arasındaki münasebet ve benzerlik, sopanın ejderhaya dönüşmesinden Hz. Musa'nın bir ilah veya ilahın oğlu olması gerekmediğine göre, ölüleri diriltmenin uluhiyyete delalet etmemesi, daha uygun ve evla olan bir haldir... işte bunu söylediğim an, Hıristiyan dili tutuldu, söyleyecek bir şey bulamadı... Allah en iyi bilendir.” |